kişisel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kişisel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Perşembe, Ocak 19, 2012

Aralık'tan kalanlar...

Aralık ayı benim için güzel ve özel geçti.İlk günlerinde canımın içi sevgilimin doğum gününü kutladık (yani benim en mutlu günümü:).Doğum gününde iş toplantısı için İstanbul'a gideciği için 1 gün önce kutlamak zorunda kaldım.O günü ayrı geçirdik :( ama sağlık olsun.Benim hayatımda varolsun yeter.Bir kez daha, iyiki doğdun, iyi ki varsın, çok güzel bir ömrün olsun ömrüm benim, diyorum.
Aralık ayı sonları bize, içimdeki aşkın KIZ olacağı müjdesini getirdi.Babasına aşık bir kız olacağına eminim, ama hangimizin aşkı büyük olur onu bilemiyorum:).En büyük dileğim sağlıklı, şansı güzel, mutlu bir insan olması.

Yılbaşına ise Antalya'dan annemler geldi.Evde tombala onayarak yeni yıla girdik.Annemin güzel iç pilavı eşliğinde hindimizi yedik, narlar patlattık, hediyeleştik.Resimdeki de sevgilimin bana aldığı hediye:).

Yeni yıldan kendime ve tüm aileme öncelikle sağlık diliyorum.Biddik kızımı da sağlıkla koynuma basmayı ümit ediyorum.

Çarşamba, Aralık 14, 2011

İçimdeki AŞK...

Eveet...İşte ben bu yüzden buralarda yoktum :)

Çarşamba, Ağustos 17, 2011

yıldönümümüz

Geçen cuma evlilik yıldönümümüzdü.Benim herşeyim canım sevgilim bana güzel bir sürpriz yapmış (bunun hatrına unuttuğu yıldönümlerinden bahsetmeyeceğim :).Ankara'da yaşamaya başladığımdan beri hiç gitmediğim Sado By balık restaurantına rezervasyon yaptırmış.Hiç birşey söylemeden aldı beni götürdü.Kapısına yaklaşınca anladım nereye gittiğimizi.İçeri adım attığınız anda başka bir frekansa geçiyorsunuz.Tek kelimeyle bayıldım.Nasıl muhteşem bir dekorasyondır öyle.İçeri girdikten sonra, bir süre kendime gelemedim.Hem beklenmedik bir sürpriz, hem bu kadar harika bir mekan beni benden aldı.Rüya gibiydi.Yediğimiz herşey çok lezzetliydi.



yemek yiyen eller, sevgilim'in bayıldığım güzel elleri :)

  

Hele ki yanda görmüş olduğunuz çikolatalı sufleye bayıldık.




 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Çok fazla resim çekemedim maalesef.Sevgilimin bana diğer yaptığı sürpriz ise hayatında ilk defa midye dolma yemesi oldu.Eskiden ağzına balık bile almayan adamı hem balığa alıştır, bir de şimdi midye dolma yesin.Bugünleri de gördüm ya :) Çok özel bir gece yaşadık.Canımın içine herşey için binlerce teşekkür ederim.Kollarında yaşlanmayı diliyorum..

Salı, Temmuz 19, 2011

Kaybettim..


Uzun bir aradan sonra döndüm.Hayatımda önemli bir eksikle döndüm.Ben canım anneannemi kaybettim.En son konuşmamız anneler günündeydi.Aniden, pat diye, ortada hiç bir sebep yok sanırken, o gitti.Duaları kabul oldu "kimseye elini açtırmadan, kimsenin eline kalmadan" koydu gitti.ANNE'ydi o.En fedakarındandı.Dünyanın en güzel yemeklerini yapan kadındı benim anneannem.En güzel aşure onunkiydi.Ben onun ellerinde büyüdüm.Bana alfabeyi, kerat cetvelini öğreten insan o.Pervasızdı, kimseye eyvallahı yoktu benim anneanemin.Dikbaşlı olmayı da, çabuk öfkelenmeyi de ondan kaptım.Farkında olmadan,öğretilmeden, güzel yemek yapmayı öğrendim, sadece yaptıklarını yiyerek.Alışveriş yapmayı sevmem, çikolata tutkum ve daha birçok alışkanlığımı aldım ondan.Son anına kadar hayata sımsıkı bağlıydı.Şans oyunları oynar, planlar yapardı.
Her telefon konuşmamızın sonunda "öptüm öptüm kucakladım öptüm" diye kapatırdı telefonu.Çok candı, candandı.Hayatta bazı yaşananlar bir dönemmiş.Ve bir dönem daha kapandı benim için.

Umarım gittiğin yerler çok güzeldir anneannem.Dedemle çok mutlu olun oralarda.İkinizi de hiç unutmayacağım.Ben de seni "öptüm öptüm kucakladım öptüm" canım anneannem.

Salı, Mart 29, 2011

gidiyorum

Bu gece uykuya Antalya'da dalabilir miyim? Dalabilirim :)

Pazar, Mart 27, 2011

acemi blogger :)

Blog yazmaya başlayalı yaklaşık 1,5 yıl oldu.Çok sık yazamıyorum.Sanırım bu yüzden de hala acemisiyim.Bir headerım bile yok mesela.İlgilenmek istiyorum aslında ama çok fazla da zaman ayıramıyorum.Biri bana yardım etsin lütfen! İmdaat :))

Cumartesi, Mart 26, 2011

sonunda yazabildim


Geçen sefer yazamadıklarımı unutmadan ki bazı unuttuklarımda oldu ama, eklemek istiyorum.Önceki hafta salı benim doğum günümdü.Canım sevgilimin güzel sürprizleriyle kutladık.Kendisi benim hayatımın en güzel hediyesidir aslında, başka şeyler olmasa da olur.Bana yaşattığı herşey için binlerce teşşekkür sevgiliye.

Geçtiğimiz günlerde Fracture filminin DVD'sini izledik.Başrolünde Anthony Hopkins vardı.Her zamanki gibi çok vurucu oynamış.Karısının ihaneti sonucu, onu çok zekice bir planla öldüren bir koca ve cinayeti ispatlamaya çalışan genç bir avukat arasında kurgulanmış bir film.Gözümü ayırmadan izledim diyebilirim, oldukça sürükleyiciydi.Film, sonlara doğru biraz yalpalasada, kesinlikle izlenmesini tavsiye ederim.
Ayrıca geçtiğimiz cumartesi günü kahvaltı için ilk defa gittiğim Çukurambar'da bulunan Zamane Kahvesi isimli mekandan bahsetmek istiyorum.Ama ne yazık ki, dalgınlıktan mı, çok acıkmış olmamsan mı, bilmiyorum hiç fotoğraf çekemedim.Sonradan aklım başıma geldiğinde de çok geç olmuştu.Merak edenler olursa internet sitesinden yada facebook sayfalarından inceleyebilirler.Mekandan içeri girildiğinde ferahlık ve sıcaklık veren bir havası var.Çalışanlar güler yüzlü ve ilgililer.Yediklerimize gelecek olursak, kahvaltı tabağındaki peynir ve zeytinler lezzetliydi.Çok kolay su böreği beğenmeyen biri olarak, buradakini beğendim.Sucuklu yumurtası da gayet iyiydi.En çok reçellerini beğendim diyebilirim.Şirin minik kavanozlarda, el yapımı reçellerinin baymayan tadı çok güzeldi.Etiketinde Bodrum'da yapıldığı yazıyordu.Genel olarak yediklerimden memnun kaldım diyebilirim.Ben beğendim bu modern kahveyi.

Perşembe, Mart 10, 2011

Ankara'dan Beyaz Manzaralar


Dün Ankara'da böyle görüntüler vardı.Hava şartlarından dolayı işe gidemeyen sevgili ile çok keyifli bir gün geçirdik.Ankara'da yaşamaya başladığımdan beri bu kadar kar yağışı hiç olmamıştı.Bütün perdeleri açıp, lapa lapa yağan karı izlemek de ayrı bir güzellikti.Diliyorum ki; doğa, insanlar için her zaman güzel yüzünü gösterir.

Salı, Şubat 15, 2011

güzel haftasonunun ardından

Geçtiğimiz haftasonu benim için çok özel anlar yaşadığım, keyifli, mutlu, yemeli-içmeli bir haftasonuydu.Sevgilimin sürprizi üzerine Aşk Tesadüfleri Sever'i izledik.Tıpkı ismi gibi tesadüf üstüne tesadüflerle doluydu.Bizim içinde tesadüfleri vardı filmin:).Neyse beğendik diyebilirim.Kötü değildi yani.Bence ince bir çizgi vardı, o da filmin verdiği duyguyu iyi ayarlayabilmiş olmalarıydı, sanki biraz fazlası ya da azı filmi kötü yapabilirdi diye düşünüyorum.Film Ankara manzara ve mekanlarıyla doluydu.Ankara'da birkaç yıldır yaşayan biri olarak, bu bende çok bir duygu uyandırmadı.Sadece tanıdık olmaktan ibaretti.Anlatılan dönem gençliğini Ankara'da geçirmiş olanlar için daha anlamlı olabilir.Filmin, müzikleri güzeldi diyebilirim.   
Film sonrası Big Chef's iyi gitti.Frontera merlot eşliğinde, ilk defa yediğim kavurmalı pizza lezzetliydi.

Pazar günü, annemlerin Antalya'dan göndermiş olduğu enginar ve bakladan, resimde görüldüğü üzere Baklalı Enginar (bol dereotlu:)) yaptım.Keyif soframızda, dil balığı ile birlikte güzel bir lezzet oldu.

Tarif:
4 adet enginar
100 gr kadar taze bakla içi
1 adet kuru soğan
Yarım çay bardağı zeytinyağı
2 adet küp şeker
1 tatlı kaşığı un
tuz
dereotu
(isteğe bağlı limon suyu)
Yapılışı:
Soğanlar yemeklik doğranarak, zeytinyağında pembeleşinceye kadar kavrulur.Bakla içi eklenerek çok az daha kavrulur.Enginarlar eklenerek üzerini geçecek kadar su ilave edilir.Un yarım çay bardağı suyun içinde ezilip, karıştırılarak ilave edilir.Şekeri ve tuzu atılır.Yumuşayıncaya kadar pişirilir.İsteğe bağlı olarak, ocağı kapatmadan yaklaşık 5 dk önce çeyrek limon suyu eklenebilir ama ben kullanmadım.Servis sırasında da limon kullanılabilir.Piştikten sonra dereotu eklenerek karıştırılıp servis tabağına alınır.Soğuk ya da ılık servis yapılabilir.Afiyet olsun:)

Dün aşağıda görmüş olduğunuz pasta ile epey bir uğraştım.Aslında uğraştığım pasta yapımı değil de şekli idi.Kalp şeklinde kalıbım olmadığı için bu şekli düzgün olarak vermek biraz zorlayıcı oldu.Ama başarılı olduğumu zannediyorum:)
En son olarak da sevgililer günü bahane, aşk şahane diyorum:)





   

Cuma, Aralık 31, 2010

VERY HAPPY NEW YEAR:))

Çok sağlıklı, çok huzurlu, çok mutluluklu, çok gezmeli, çok yemeli; herşeyin en güzelinin çok çok olduğu bir yıl olsun:))

Cumartesi, Aralık 11, 2010

karlar düşer..

Yılın ilk karı bugün itibariyle Ankara'ya düşmüş bulunmakta.Karın en çok ağaçlardaki manzarası hoşuma gidiyor.Ve tabiki ilk yağdığı şekli.Sonrasında ortalıktaki çamur halini hiç sevmiyorum.Bu kış sert geçecek deniyor ama umarım öyle olmaz.Bazen soğuk ve gri hava bütün enerjimi tüketmeye yetiyor.Neyse; havalar nasıl olursa olsun, sizin havanız güzel olsun diyelim! :))
Geçtiğimiz hafta benim için çok özel bir kutlamayı da yapmış bulunmaktayız.Ve buradan diyorum ki: Senin doğum günün, benim en mutlu günüm!(Mesaj yerine çoktan ulaştı zaten).
Uzun zamadır bitirmeye çalıştığım,hep araya birşeyler giren, kitap; Ye Du Et Sev (Eat Pray Love)-Elizabeth Gilbert sona yaklaşmak üzere.Zaten bu zamana kadar hep bu kitabın ismini elimden geldiğince hayat felsefem yapmaya çalışıyordum, kitabı görünce de tabiki hemen atladım diyebilirim.Kitap filme de uyarlandı.Javier Bardem (ee bu da sevindirdi) ve Julia Roberts oynuyor.Film çoktan vizyona girdi, belki çıktı bile!Ama ben henüz kitabı bitiremediğim için filme gidemezdim.Artık dvdsini alırım diye düşünüyorum.Ama tabi kitabı okunan bir film izlenince genelde hayal kırıklığı yaşanır.Çünkü yönetmenin kendin olduğu bir film çekilmiştir bile zihninde.Dvdyi izledikten sonra yine yorumlarımı yazarım.Kitap olarak beğendim, ancak çeviride bazı problemler vardı sanırım.İtalya aşkına aşk katacak bir film.Keşke kısa bir süreliğine İtalya'da yaşama şansım olsaydı.Evrenden istiyorum istiyorum...

Salı, Ağustos 31, 2010

haftasonu...

Haftasonu sevgili ile beraber Gordion'a gittik.Öncelikle karın doyurmak için Köşebaşı denendi, ardından da sinemaya gidilerek Piranha'yı izledik.Bence film iyi değildi ama 3D olması sebebiyle sıkmadan izlettirdi.Piranalar güzel hatunları yedi yuttu.Sürükleyiciydi, dev mısır eşliğinde iyi vakit geçirdim diyebilirim.Yalnız, midesi hassas arkadaşlara filme gitmelerini tavsiye etmiyorum.

Çook uzun süredir yapmadığım ve yemediğim, çocukluğumun pastası, Piramit Pasta yaptım, ama ye-mi-yo-rum.Bayrama çikolata komasına gireceğim için en azından o zamana kadar biraz dikkatli olmaya çalışıyorum.

Güzel bir müzikle http://fizy.com/q/el+payande#s/1lwtgp şimdiden iyi bayramlar...

Perşembe, Mayıs 20, 2010

bu sene bütün hastanelerini dolaştım Ankara'nın

Bu yıl; başta sebep kendim olmak üzere, birçok yakınımın da yaşamış olduğu sağlık problemleri dolayısıyla Ankara'da bulunan muhtelif üniversite, askeri ve özel olmak üzere birçok hastaneye girip çıkmışlığım oldu.Ankara'ya hastane işleri için gelecek arkadaşlar varsa yardımlarımı esirgemeyeceğimden emin olabilirsiniz.Dün yine öğleye kadar hastane, öğle arası Liva'da sabah yapılamayan kahvaltı, öğleden sonra yine hastane işleri..Bugün de önemli bir ameliyat geçirecek olan bir yakınımıza ziyaret için yine hastanedeydim.Ne sebeple olursa olsun, benden uzak olsun artık hastaneler.

Pazar, Mayıs 16, 2010

bu aralar

-Bu aralar kendimi bir tuhaf hissediyorum.Böyle boş biraz.Ne kafama birşeyi takıp canımı sıkıyorum, ne de mutlu olabileceğim bir şeyler çıkarabiliyorum.Ne iyiyim, ne de kötü.Dedim ya, tuhaf işte.Çok sadeyim.

-Bu aralar çok oburix oldum(aslında genelde böyleyimdir de çaktırma).Sürekli birşeyler yeme çabası içerisindeyim.

-Bu aralar Magnum Dark yeme rekoru kırdım.Küçüğü yetmedi bir de büyüğüne dadandım(hadi hayırlısı).

-Bu aralar kesinlikle rejime girmeliyim!

-Bu aralar gülümüz açtı.

-Bu aralar sorun istemiyorum.

-Bu aralar deniz görmek istiyorum.Yok girmiycem, sadece uzun uzun izlemek istiyorum.Antalya'yı mı özledim ne?Yoksa özlediğim sadece deniz mi?

-Bu aralar kışlıkları kaldırmam lazım artık.Bir türlü sıra gelmedi bunu yapmaya.Gerçi Ankara'nın havasının belirsizliğinin de bunda payı var.

-Bu aralar kalabalık insan toplulukları görmek, yoğun trafikte yer almak istemiyorum.Hele ki bir yere yetişmeye çalışıyorsam.Bunu yaşamak tam bir çile.Keşke şartlar elverse de, küçücük deniz kenarı şirin bir yerde yaşasam.

-Bu aralar- şimdilik bu kadar.

Cuma, Mayıs 14, 2010

yememeli



Bu aralar iştahım yine tavan yaptı.Zaten inkar etmiyorum.Göz ucuyla aşağılara bakınca olan biten anlaşılıyor.Aşk-ı Memnu'yu izlerken keyifli birşeyler yiyip içmek adetten oldu artık.Her hafta ayrı seremoni.Bu seferki de dizi başlamadan apar topar yapılan resimde görmüş olduğunuz muffin oldu.Hı bir de sevgilinin yapmış olduğu kaşarlı-sucuklu ve zeytin ezmeli milföyler.En kısa sürede bu gidişe bir dur demek lazım.

National Geographic Deniz Canavarları 3D DVD'sini izledik.Çok ilginçti.Denizlerde tarih öncesi yaşayan canlılarla ilgili.

Cumartesi, Mayıs 08, 2010

gülüm benim


Hıdırellez günü sevgili ile birlikte, sırf dileklerimizi asmak için, akşamın bir saati çiçekçileri gezip bulduğumuz gül ağacımız ilk gülünü açmak üzere.Her sabah balkona çıkıp kontrol ediyoruz açıp açmadığını.Alırken çiçekçinin kırmızı dediği gülümüzün beyaz olduğunu da anlamış bulunmaktayız.Bu evimize aldığımız ilk canlı çiçek.Galiba daha öncesinde annemin çok fazla çiçeği olduğu için bende bir bıkkınlık oluşmuş ve hiç böyle bir şeye heves etmemiştim.Bakalım onu ne kadar yaşatabileceğiz?

Cuma, Mayıs 07, 2010

yine yeni yeniden..

Çooook ama çok uzun bir aradan sonra buradayım.Bu süre zarfında çok büyük sıkıntılar yaşadım.Hayatımda hiç görmediğim kadar hastane,doktor ve hemşire gördüm.Hatırlamak istemediğim, ancak asla da unutamayacağım bir yara aldım.Geldimi üst üste gelirmiş sıkıntılar, bunu tecrübe ettim.Gücümün sınırlarını zorladım yaşama karşı.Hayatın içinde herşeyin olduğu gerçeğini yaşadım.

Daha fazla sıkıntılı şeyler yazmak istemiyorum.Bu blogda keyifli anları paylaşmaktı amacım ama dediğim gibi işte, herşey var hayatın içinde.Bundan sonrasında bize bol keyifli güzel günler diliyorum.

Çarşamba, Ağustos 19, 2009

Merhaba Blog!

Uzun zamandır yapmak istediğim birşeydi bu blog.İstedim ki; yaşadıklarımdan bir iz kalsın, istedim ki paylaştıkça güzelleşsin..