Salı, Şubat 15, 2011

güzel haftasonunun ardından

Geçtiğimiz haftasonu benim için çok özel anlar yaşadığım, keyifli, mutlu, yemeli-içmeli bir haftasonuydu.Sevgilimin sürprizi üzerine Aşk Tesadüfleri Sever'i izledik.Tıpkı ismi gibi tesadüf üstüne tesadüflerle doluydu.Bizim içinde tesadüfleri vardı filmin:).Neyse beğendik diyebilirim.Kötü değildi yani.Bence ince bir çizgi vardı, o da filmin verdiği duyguyu iyi ayarlayabilmiş olmalarıydı, sanki biraz fazlası ya da azı filmi kötü yapabilirdi diye düşünüyorum.Film Ankara manzara ve mekanlarıyla doluydu.Ankara'da birkaç yıldır yaşayan biri olarak, bu bende çok bir duygu uyandırmadı.Sadece tanıdık olmaktan ibaretti.Anlatılan dönem gençliğini Ankara'da geçirmiş olanlar için daha anlamlı olabilir.Filmin, müzikleri güzeldi diyebilirim.   
Film sonrası Big Chef's iyi gitti.Frontera merlot eşliğinde, ilk defa yediğim kavurmalı pizza lezzetliydi.

Pazar günü, annemlerin Antalya'dan göndermiş olduğu enginar ve bakladan, resimde görüldüğü üzere Baklalı Enginar (bol dereotlu:)) yaptım.Keyif soframızda, dil balığı ile birlikte güzel bir lezzet oldu.

Tarif:
4 adet enginar
100 gr kadar taze bakla içi
1 adet kuru soğan
Yarım çay bardağı zeytinyağı
2 adet küp şeker
1 tatlı kaşığı un
tuz
dereotu
(isteğe bağlı limon suyu)
Yapılışı:
Soğanlar yemeklik doğranarak, zeytinyağında pembeleşinceye kadar kavrulur.Bakla içi eklenerek çok az daha kavrulur.Enginarlar eklenerek üzerini geçecek kadar su ilave edilir.Un yarım çay bardağı suyun içinde ezilip, karıştırılarak ilave edilir.Şekeri ve tuzu atılır.Yumuşayıncaya kadar pişirilir.İsteğe bağlı olarak, ocağı kapatmadan yaklaşık 5 dk önce çeyrek limon suyu eklenebilir ama ben kullanmadım.Servis sırasında da limon kullanılabilir.Piştikten sonra dereotu eklenerek karıştırılıp servis tabağına alınır.Soğuk ya da ılık servis yapılabilir.Afiyet olsun:)

Dün aşağıda görmüş olduğunuz pasta ile epey bir uğraştım.Aslında uğraştığım pasta yapımı değil de şekli idi.Kalp şeklinde kalıbım olmadığı için bu şekli düzgün olarak vermek biraz zorlayıcı oldu.Ama başarılı olduğumu zannediyorum:)
En son olarak da sevgililer günü bahane, aşk şahane diyorum:)





   

Cuma, Aralık 31, 2010

VERY HAPPY NEW YEAR:))

Çok sağlıklı, çok huzurlu, çok mutluluklu, çok gezmeli, çok yemeli; herşeyin en güzelinin çok çok olduğu bir yıl olsun:))

Cumartesi, Aralık 11, 2010

karlar düşer..

Yılın ilk karı bugün itibariyle Ankara'ya düşmüş bulunmakta.Karın en çok ağaçlardaki manzarası hoşuma gidiyor.Ve tabiki ilk yağdığı şekli.Sonrasında ortalıktaki çamur halini hiç sevmiyorum.Bu kış sert geçecek deniyor ama umarım öyle olmaz.Bazen soğuk ve gri hava bütün enerjimi tüketmeye yetiyor.Neyse; havalar nasıl olursa olsun, sizin havanız güzel olsun diyelim! :))
Geçtiğimiz hafta benim için çok özel bir kutlamayı da yapmış bulunmaktayız.Ve buradan diyorum ki: Senin doğum günün, benim en mutlu günüm!(Mesaj yerine çoktan ulaştı zaten).
Uzun zamadır bitirmeye çalıştığım,hep araya birşeyler giren, kitap; Ye Du Et Sev (Eat Pray Love)-Elizabeth Gilbert sona yaklaşmak üzere.Zaten bu zamana kadar hep bu kitabın ismini elimden geldiğince hayat felsefem yapmaya çalışıyordum, kitabı görünce de tabiki hemen atladım diyebilirim.Kitap filme de uyarlandı.Javier Bardem (ee bu da sevindirdi) ve Julia Roberts oynuyor.Film çoktan vizyona girdi, belki çıktı bile!Ama ben henüz kitabı bitiremediğim için filme gidemezdim.Artık dvdsini alırım diye düşünüyorum.Ama tabi kitabı okunan bir film izlenince genelde hayal kırıklığı yaşanır.Çünkü yönetmenin kendin olduğu bir film çekilmiştir bile zihninde.Dvdyi izledikten sonra yine yorumlarımı yazarım.Kitap olarak beğendim, ancak çeviride bazı problemler vardı sanırım.İtalya aşkına aşk katacak bir film.Keşke kısa bir süreliğine İtalya'da yaşama şansım olsaydı.Evrenden istiyorum istiyorum...

Salı, Ağustos 31, 2010

haftasonu...

Haftasonu sevgili ile beraber Gordion'a gittik.Öncelikle karın doyurmak için Köşebaşı denendi, ardından da sinemaya gidilerek Piranha'yı izledik.Bence film iyi değildi ama 3D olması sebebiyle sıkmadan izlettirdi.Piranalar güzel hatunları yedi yuttu.Sürükleyiciydi, dev mısır eşliğinde iyi vakit geçirdim diyebilirim.Yalnız, midesi hassas arkadaşlara filme gitmelerini tavsiye etmiyorum.

Çook uzun süredir yapmadığım ve yemediğim, çocukluğumun pastası, Piramit Pasta yaptım, ama ye-mi-yo-rum.Bayrama çikolata komasına gireceğim için en azından o zamana kadar biraz dikkatli olmaya çalışıyorum.

Güzel bir müzikle http://fizy.com/q/el+payande#s/1lwtgp şimdiden iyi bayramlar...

Pazar, Ağustos 22, 2010

film, film...

Az önce Pedro Almodovar'ın yeni bir film çekeceğini okudum.Antonia Banderas da başrol oyuncusuymuş.Keşke Javier Bardem olsaydı.Neyse önümüzdeki ay onun da yeni filmi vizyona girecek.Hemen hemen bütün Almodovar filmlerini izlemiş biri olarak, Banderas'ın henüz tüyü çıkmamış hallerini izlemişliğim vardır.Yeni filmi merakla bekliyorum.
Çok çok uzun zamandır izlemek istediğim Caramel'i sonunda izleme fırsatı buldum.Kadın dünyasına dair, sıcak bir filmdi.Beyrut sokaklarının ambiyansı güzeldi.Ben beğendim.
Sırada uzun bir izlenecekler listesi var.Bana müsade ve iyi seyirler.

Perşembe, Mayıs 20, 2010

bu sene bütün hastanelerini dolaştım Ankara'nın

Bu yıl; başta sebep kendim olmak üzere, birçok yakınımın da yaşamış olduğu sağlık problemleri dolayısıyla Ankara'da bulunan muhtelif üniversite, askeri ve özel olmak üzere birçok hastaneye girip çıkmışlığım oldu.Ankara'ya hastane işleri için gelecek arkadaşlar varsa yardımlarımı esirgemeyeceğimden emin olabilirsiniz.Dün yine öğleye kadar hastane, öğle arası Liva'da sabah yapılamayan kahvaltı, öğleden sonra yine hastane işleri..Bugün de önemli bir ameliyat geçirecek olan bir yakınımıza ziyaret için yine hastanedeydim.Ne sebeple olursa olsun, benden uzak olsun artık hastaneler.

Pazar, Mayıs 16, 2010

bu aralar

-Bu aralar kendimi bir tuhaf hissediyorum.Böyle boş biraz.Ne kafama birşeyi takıp canımı sıkıyorum, ne de mutlu olabileceğim bir şeyler çıkarabiliyorum.Ne iyiyim, ne de kötü.Dedim ya, tuhaf işte.Çok sadeyim.

-Bu aralar çok oburix oldum(aslında genelde böyleyimdir de çaktırma).Sürekli birşeyler yeme çabası içerisindeyim.

-Bu aralar Magnum Dark yeme rekoru kırdım.Küçüğü yetmedi bir de büyüğüne dadandım(hadi hayırlısı).

-Bu aralar kesinlikle rejime girmeliyim!

-Bu aralar gülümüz açtı.

-Bu aralar sorun istemiyorum.

-Bu aralar deniz görmek istiyorum.Yok girmiycem, sadece uzun uzun izlemek istiyorum.Antalya'yı mı özledim ne?Yoksa özlediğim sadece deniz mi?

-Bu aralar kışlıkları kaldırmam lazım artık.Bir türlü sıra gelmedi bunu yapmaya.Gerçi Ankara'nın havasının belirsizliğinin de bunda payı var.

-Bu aralar kalabalık insan toplulukları görmek, yoğun trafikte yer almak istemiyorum.Hele ki bir yere yetişmeye çalışıyorsam.Bunu yaşamak tam bir çile.Keşke şartlar elverse de, küçücük deniz kenarı şirin bir yerde yaşasam.

-Bu aralar- şimdilik bu kadar.