Perşembe, Nisan 19, 2012

Macaron

 Sonunda Macarons d'Antoinette'in macaronlarını tadma şansı oldu.Rengarenk çeşit çeşit macaronlar arasında hangisinden tatsam diye güzel bir kararsızlık yaşıyor insan:)





Bu mekanda güzel macaronlar dışındada sandviçler, tartoletler, kurabiye ve çöreklerle, çeşitli kahveler de mevcut.Ama henüz onları demene fırsatım olmadı.Böyle güzel macaronları varsa eminim diğer ürünleri de lezzetlidir.

Perşembe, Mart 29, 2012

Fok Katliamı Başladı

Sayısız nesildir her bahar, hamile foklar Newfoundland'in Atlantik kıyıları, Labrador ve Quebec'in doğusundaki St. Lawrence'ın körfezine yakın tenha yerlerde bebeklerini dünyaya getirmek için toplanırlar.Ve her bahar, binlerce Kanadalı balıkçı, devletin koyduğu kotaya bağlı olarak 270.000 ile 335.000 arasında foku coplayarak, vurarak, döverek, derilerini yüzerek çaresiz annelerin ve yeni doğmuş yavrularının üstüne çullanırlar.Ölen fokların çoğu yalnızca bir kaç haftalıktır. Balıkçılar buna 'av' diyorlar.

Sizinde yapabileceğiniz 5 şey.

(aslıberry teşekkürler)

Cumartesi, Mart 03, 2012

son yaptıklarım


Bu da yeni denediklerimden Çatlak Kurabiye.Tadı güzeldi.Ancak fırın süresi çok önemli.Ben birkaç dakika fazla tuttuğum için biraz fazla kıtır oldu.Bir dahaki sefere buna dikkat edeceğim.

Annemlerin daha önce getirdiği domates kuruları.Pazar kahvaltısı için yaptığım salatası çok leziz oluyor.Domates kurularını biraz sıcak suda bekletip süzüyorum.Maydonozları doğrayıp ikisini karıştırıyorum.Nar ekşisi, bol zeytinyağı, bir tutam kimyon, istenen miktarda tuz ile harmanlıyorum.İstenirse ev yapımı yeşil zeytinde doğranabilir.Harika birşey oluyor.

Bunlar da sevgililer günü için yaptığım kurabiyelerim. 

Perşembe, Ocak 19, 2012

Aralık'tan kalanlar...

Aralık ayı benim için güzel ve özel geçti.İlk günlerinde canımın içi sevgilimin doğum gününü kutladık (yani benim en mutlu günümü:).Doğum gününde iş toplantısı için İstanbul'a gideciği için 1 gün önce kutlamak zorunda kaldım.O günü ayrı geçirdik :( ama sağlık olsun.Benim hayatımda varolsun yeter.Bir kez daha, iyiki doğdun, iyi ki varsın, çok güzel bir ömrün olsun ömrüm benim, diyorum.
Aralık ayı sonları bize, içimdeki aşkın KIZ olacağı müjdesini getirdi.Babasına aşık bir kız olacağına eminim, ama hangimizin aşkı büyük olur onu bilemiyorum:).En büyük dileğim sağlıklı, şansı güzel, mutlu bir insan olması.

Yılbaşına ise Antalya'dan annemler geldi.Evde tombala onayarak yeni yıla girdik.Annemin güzel iç pilavı eşliğinde hindimizi yedik, narlar patlattık, hediyeleştik.Resimdeki de sevgilimin bana aldığı hediye:).

Yeni yıldan kendime ve tüm aileme öncelikle sağlık diliyorum.Biddik kızımı da sağlıkla koynuma basmayı ümit ediyorum.

Çarşamba, Aralık 14, 2011

İçimdeki AŞK...

Eveet...İşte ben bu yüzden buralarda yoktum :)

Salı, Aralık 13, 2011

...KAŞ...


Çok geciktim yine yazmak için.Neyse geç olsun da güç olmasın diyelim :) Konumuz KAŞ. Bayram tatilini geçirdiğimiz Kaş'ta geçirdik.Dönüşte de birkaç gün Antalya yaptık.Daha önce çok kısa süreliğine uğramıştık Kaş'a,  aklımız kaldığı için tekrar giderek tatil yapmak  istedik.İyi ki de istemişiz.Defalarca gidebilirim Kaş'a, bıkmadan, usanmadan kalabilirim orada.Meydanda bulunan cafe-çay bahçesi gibi bir yer var, saatlerce oturabilirim orada.Buzlu badem yiyerek uyuşuklanabilirim.Her akşamüstü gelip,orada yaşadıklarını anladığım, dedikodu yapan üç teyzeyi çok kıskandım:) Kaş insana huzur veren bir yer.Bu kadar küçük bir yerin, bende yarattığı özgürlük duygusunun ne kadar büyük olduğunu anlatamam.


sevgilim frikik mi vermiş ne! :)
 

Gündüzleri denizde, akşamlar sokaklarda geçirdik.Mercan Balık Restaurant'da Kaş'ın balığı olan Akya'yı denedik.
 
 Bir günümüzü de tekne turuna ayırmak istedik.Ayazma'nın tavsiyesi olan Latebreaks'den Kekova turu aldık.Memnun kaldık diyebilirim.Uğradığı duraklardan Kaleköy'e bayıldım.Fındıklı ve şeftalili dondurmasını yedik.Kaleye çıktık.Bol bol resim çektik. 
İstememize rağmen dalış yapmak nasip olmadı, bir daha ki sefere artık:) Zaten kısıtlı olan zaman su gibi aktı geçti.Bu kadar geç yazınca unuttuğum şeyler de çok oldu.Detaylara giremediğim için üzgünüm.


Perşembe, Eylül 15, 2011

film.. film.. film..

Önceki haftasonlarından birinde sevgilim ve ben, iki minik olarak The Smurfs/Şirinler'i izlemeye gittik.Çocukluğumuza döndük.Şirindi :) Hızımızı alamadık ve eve döndükten sonra iki film daha izledik.

İlk izlediğimiz film The King's Speech/Zoraki Kral.Başrolde Colin Firth vardı.İngiltere'de geçen filmin konusu, konuşma zorluğu çeken bir kralın yaşadığı zorluklar ve düzelme çabalarını içeriyor.Oyunculuklar çok çok iyiydi.Diğer izlediğimiz film ise The Pursuit of Happyness / Umudunu Kaybetme.Başrolde Wıll Smith var.
Film beni mahvetti.Hayatta ne kadar büyük zorluklarla karşılaşılsada hiç yılmadan mücadelene devam etmen gerektiği anlatıyor.Sonunda da azmin zaferini izliyorsunuz.Ama, maalesef ki, gerçek hayatta her zaman böyle sonlanmıyor.İzlemeyenlere tavsiye ederim.